Okulun ‘model’ olanı da mı var?
İnsanlar, doğaları gereği merak ve öğrenme güdüsüyle dünyaya gelen ve topluluk halinde yaşayan varlıklardır. “Okul” diye bildiğimiz kurum da esas olarak genellikle aynı yaş gurubundan insanların küçük guruplar halinde bir araya getirilip organize bir biçimde belirli bilgi ve becerileri kazanmaları için bulunmuş ve çağlar boyunca evrilerek bugünkü formuna ulaşmıştır. Geçmişi incelediğimizde toplumların ya da toplulukların kendi tarihsel evrimleri doğrultusunda okullarını şekillendirmiş olduklarını söyleyebiliriz.
Büyük resim böyleyken günümüzde okul çağında çocukları olan ebeveynlerle konuştuğumda çoğunlukla, “Okuldan ne bekliyorsunuz?” sorusuna cevap olarak;
- Kendi olumlu ve başarılı okul deneyimlerinin aynısını,
- Kendi olumsuz ve başarısız deneyimlerinin zıddını,
- Medyadan duydukları kadarıyla genel-geçer ya da moda kavramlar ya da başlıkları,
- Komşuda, iş yerinde, ailede, arkadaşlar arasında konuşulan, onların ya da başkalarının deneyimlerine dayalı “doğru” ya da “yanlış” olduğuna inanılan yöntemleri ya da uygulamaları anlatıyorlar.
Genelleme yaptığımı kabul ederek, çoğunlukla öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin hatta insan yetiştirme ya da eğitim konusunda kanaat önderi sayılan ya da sayılabilecek kişilerin de yukarıdaki söylemlere katıldığını söyleyebilirim. Ezberi bozulmuş olanlar yok mu, diyeceksiniz. Tabii ki var; böylesi kurumlar ve kişiler sayesinde, bilimin yol göstericiliğinde, objektif verilerle insanı ve doğayı odağına alarak yaşamı organize etmeyi başaranların karar verici olduğu, çocukların hak ettikleri özenle yetişmelerinin mümkün olduğu zamanları hayal etmekten vazgeçmeyeceğim.
Peki, kimdir onlar bir bakalım, derseniz… Bana göre geçmişten ders almayı bilen ama geleceği hayal ederken bugünün verilerini iyi okuyabilenler, değişim ve dönüşümün bir parçası olmaya cesaret edenler, merak etmekten ve öğrenmekten hiç vazgeçmeyenler, iyiyi ve doğruyu sorgulayanlar ve sorgulatanlar, doğanın değerini bilenler ilk aklıma gelenler. Vehbi Koç Vakfı’nın 50. kuruluş yıldönümünde bana ve bize hatırlattığı gibi “Üstümüze vazife!” diyenler...
Girizgâhın biraz uzun olması Vehbi Koç Vakfı’nın neden “Model Okul” yapmaya karar verdiği sorusuna cevabımın, efradını cami, ağyarını mâni, yani ne eksik ne fazla olması kaygımdandır. Model Okul’da, öğrenme konusunda yapılan araştırmalardan öğrendiklerimizi sınıfa getirebilmeyi başardığımızı ve okulu öğrencilerin keyifle öğrendiği, öğretmenlerin şevkle çalıştığı, anne-babaların güvendiği bir ortama dönüştürdüğümüzü hayal ediyoruz. Model Okul Projesi bu hayalin gerçekleşmesi, ülkemizin temel eğitim ve ortaöğretim okul binası eksikliklerinin giderilmesiyle yetinmeyip nitelik açısından da çağdaş eğitim uygulamalarına kavuşturulması yolunda atılan bir adımdır.